İçindekiler ;
Bedava chat, sohbet, muhabbet. Bende çok iyi hatıraları olmayan güzide bir şehrimiz. İyi hatıraları diye sevmemek olur mu? Olur! 😉 Aslında ne seviyor ne de sevmiyorum, nötr duygular taşıyorum bu şehre karşı. Kötü şeyler hatırlatıyor işte, hal böyle olunca da kötü hissettiriyor. Bir kişinin veya birkaç kişinin olumsuzluğunu tüm coğrafyaya yansıtmamak gerekiyor biliyorum. Lakin elimde değil, bunu bir türlü beceremiyorum. Sıradan kötü hatıralar da değil orada yaşadıklarım. Mesela trenlere karşı olan nefretim Balıkesir-Ankara arasında sefer yapan Mavi Tren yüzünden başladı. Beni Balıkesir’e getiren o sevimsiz, soğuk ve karanlık tren. Hep gece olurdu yolculuklar, benim için daha da kötüsü yolculuğun sonuydu aslında. Asla sevmediğim bir ortama girecek olmak. “Keşke beni bu tren garında bıraksalar, dönerken alsalar” diye düşünürdüm. Ankara’yı da sevmezdim gerçi, her iki şehir de hayatımda derin izler bırakan yaralar açtı ruhumda. Her iki şehrin de hatıraları ürpertici. Her iki şehir de bana hep soğukluğu hatırlatıyor, üşümeyi ve ne kadar mutsuz olduğumu. Tabii ki şehirlerle alakası yok, insanlarla ve yaşattıklarıyla alakalı bir durum. Şehirlerin suçu ne? Bir söz var ya hani; “bu şehir güzelse senin yüzünden” diye. Şehirlerin dili yoktur, duyguları, davranışları yoktur belki, doğru. Ama insanlar sizlere yaşattıklarıyla o şehirlere bir duygu durumu katarlar.
Kolay girişlerin yapıldığı sohbet ve muhabbet sitesiyiz. Şehirlerin dili, duyguları, davranışları yoktur ama ruhları vardır bana göre. Balıkesir’in ruhunu yakalayamadım ben bir türlü. Buluşamadık kendisiyle asla. Ne iyi ne de kötü, ruhunu bulabildim Balıkesir’in. Oysa çok tatlı ilçeleri var; Ayvalık gibi. Ayvalık’ı severim ama bakın o ayrı. Tarihi yaşatan her yeri severim ben. Siz bana bakmayın. Elbette ki güzel yerleri var bu şehrin de. Kaz Dağları der susarım mesela. Yoruma kapalı bir konudur bu bence. Sadece Kaz Dağları ile sınırlı mı bu şehrin güzellikleri? Tabii ki de hayır. Balıkesir’e gittiğim zaman, dikkatimi çeken ilk şey ormanlarıydı. Her yer yemyeşil, göz alabildiğine, uçsuz bucaksız ormanlar. Denizlerin ummanlığı gibi ormanların da umman olabileceğini gördüm. Masum Trakyalı farklı bir coğrafyaya gidince şaşırdı tabii. Hele dağları görünce, hele dağlarııııııııı… Trakya’da dağ mı var ki? Yani var da, o kadar yakından tanışma şansımız olmamıştı hiç. Ki zaten Edirne’de yok, dümdüz arazi burası. Ormanları sevdim evet, dağları sevmedim ama. Yüksek, soğuk, ulaşılmaz ve karanlık. Sanki sürekli homurdanıyorlarmış gibi gelirdi bana.
Şifresiz girişlerin yapılabildiği chat, sohbet sitesiyiz. Görüyor musunuz hayalleri? Homurdanan dağlar, fısıldayan ormanlar, yılan gibi kıvrılan yollar. Hey yavrum hey! Gökyüzü bile farklı gelmişti bana. Ailesinden ayrılan yavru ceylan gibi, gökyüzü bile sıkıcı gelmişti ;). Yaşanılanlardan ziyade, şehirle de hiç barışamamışım ki ben! Bazı şehirler vardır, daha girişte o sıcaklığını hissedersiniz, seversiniz. Bazı şehirler de işte böyle soğuk, bulutlu, karanlık ve sıkıcı. Yıldızınız, tanışır tanışmaz barışmalı. Bu katı düşünce, insanlara karşı da var bende. İlk tanıştığımda sevdim, sevdim. Sevemedim, geçmiş olsun. Ne kadar iyi olursa olsun artık o kişi benim için kara kaplıdadır.
Bugünlük bu kadar yeter! Yılın sondan bir önceki gününde neden kötü hatıraları yâd ettik ki şimdi?Gelirseniz, severim sizi belki. Nereye geleceksiniz peki? İstikamet; sohbethane.net unutmayın; ilk tanışmada sevdim, sevdim. Sevemedim, yallah kara kaplıya. Şaka şaka, siz yeter ki gelin, benim sevip sevmemem çok da önemli değil çünkü siz kanalımızı çok seveceksiniz. Yöneticilerimizi –ki bunlardan biri de benim-, dj’lerimizi, seviyeli ve kaliteli sohbetçilerimizi, ailemizi çok seveceksiniz. E hadi bekliyorum!…
Gününüz hep aydın, geceleriniz keyifli kalsın. Kalbiniz sohbethane.net ile atsın.
Bahar’dan Sevgilerle…